eflatunalem

Monday, August 16, 2010

Tagebuch in Deutschland: Episode 5


16.08.2010
12.51

Su anda Berlin'den ayrildik ve Leipzig'e dogru yoldayiz, mitfahrgelegenheit ile gidiyorum, ilk defa. Erik, Alman kisisi, Paula, Fransiz kisisi ve arkamda oturan hatun, Alman kisisi. Tabii ki ne kadar cok Turkun Almanya'da yasadigindan bashederek basladik sohbete. "Dunyanin her yerinde, yabancilar birbirleriyle sadece havalardan konusur" demis, T. Waits; biz de tam aynisini yapiyoruz aslinda. Anlatacak cok fazla sey yok.

17.08.2010
Lindenau, Leipzig, 00.40


Once Ayhan'dan duymustum: "lan olum dikkat et, nazi coktur orda", daha sonra da Emrah'tan. Su anda Leipzig'in Bati tarafinda kaliyorum, simdilik sadece burayi gordum. Hic iyi hissetmedim ve hala da hissetmiyorum. II. dunya savasi sonrasi gibi (filmlerden edindigimiz algiya dayanarak boyle soyluyorum) bir yer. Bombos binalar, bombos! Iris'le konustugumuzda idrak ettim, muthis bir yoksulluk var. Binalarin neden bos oldugunu sordugumda, Franzi "cunku insan yok" dedi. Ne demek insan yok, bu kadar bina nereden geliyor, hatta bu kadar guzel binalar! Parayi bulan kaciyormus. Ama Iris ve Franzi'ye gore on yila kadar burasi populer bir yer olacakmis. Cunku binalar ucuz ve sanat isleriyle ilgilenen sahislar (ozellikle ogrenciler) bina kiralayip kendi galerilerini acmaya baslamislar bile. Kosede, caddeye bakan bir bina gorduk; uc katli, yuksek tavan ve mimari acidan ilginc bir bina: aylik 600 Euro. Daire degil, bina! Devletin verdigi sosyal yardim da diger sehirlere gore daha azmis burada. Kar yaginca yollar kapaniyormus. "Ne!" Almanya'da? Iste buna sasirdim, Almanya'da 500 bin nufuslu bir sehirde kar yaginca yollar kapaniyor!


Aksamustu, kaldigim yerin civarinda Iris'le biraz dolastik, insanlar disarida takiliyorlar; her turlu takiliyorlar, ama aileler veya genc kadinlar veya yaslilar degil cogunluk, les erkek! Nazilerin oldugu yerden de gectik, ne de olsa onlarin oldugu muhitte yasiyoruz. Zaman zaman buyuk problemler oluyormus.

Gece, eve yakininda bir pub'a gittik, Weissbier ictim: "Gutmann". Hosmus, gevsetti biraz. Yarin sehrin merkezine gidecegim. Orada hayat farkli, bakalim ne yapiyor insanlar.

Franzi'yle Polonya hakkinda konustuk, anilarimizi tazeledik, ve hatirlamadigim bircok sey yeniden zuhur etti yeniden; huzun ve sevinc yeniden birlikte, ayni anda: fluctuatio animi!

17.08.2010
Lindenau. 01.30

Emrah, senin icin bu yazdiklarim: bu Bielefeld'de ne var yahu! Kimse gitmiyor, kimse bilmiyor; ne var orada!

0 Comments:

Post a Comment

<< Home