eflatunalem

Tuesday, August 17, 2010

Tagebuch in Deutschland: Episode 6

17.08.2010
Nikolai Straße, 12.48

Cokca yagmur ve soguk hava! Tramvayla gelirken bos binalara baktim. Daha guzel bir yer olabilirmis burasi, ya da daha guzel bir yermis. Tabii bahsettigim yer, merkez-disi bir yer.

17.08.2010
Goethe Straße, 14.32

Yagmurdan kacayim derken paso bira iciyorum, aslinda cok da sikayetci degilim. Ilk ictigim 'Maisel's Weisse aus Bayreuth' idi, simdiyse Paulaner. Bir Baviera restoranindayim, disarida oturuyorum, hava fena soguk ve usuyorum.

17.08.2010
Goethe Straße, 14.56

Dil ogrenmek boyle bir sey olsa gerek. Makarnanin yaninda sadece kasik geldi; once denedim, ama olmadi, yapamadim ve sadece kasikla makarna yenmeyecegine kanaat getirdim (hayvan-insan iliskisi uzerine, 'kultur'le alakali olarak, kulturun her buyurdugunu yapmanin gerektigini degil, aksine, kulturun degistirilebilecegini ve degistirilmesi (de) gerektigini salik veriyordu C. Adams, yerine 'sefkat etigi'ni koyabilerek, diyerek bitiminde cumlesinin). Bu gazla catal istemek icin iceri girdim (ne de olsa boyle bir kultur bileseninin ihtiyacimi karsilamadigini sezmistim, "nasil yasarim?" sorusuna verdigim cevaba tekabul eden dusuncelerimin disinda tutarak bu edimimi). Catal uzerine Ingilizce ve Almanca tanimlama yapmaya calistik, karsilikli olarak (yakinlarda da bir catal yoktu ki gostereyim -dilden kacarak). Daha sonra die Frau benimle birlikte disari geldi ve masanin uzerindeki buyuk porselen bardagin icinde pecetelerle sarili duran catal-bicak ikililerinden birini cikarip acarak, hangisinin bicak, hangisinincatal oldugunu Almanca soyledi, ve tabii ki onumde duran kasigi da esirgemeyerek (kursta isledigimiz temalardan biri de "Essen und Trinken" idi, ama olmamis demek ki). Die Frau tek tek, gostererek, acikladi: die Gabel (catal), der Löffel (kasik) und das Messer (bicak). Jetzt ist alles im Grünenbereich!

17.08.2010
Thomaskirchhof, 18.25


Bach'in mekaninin civarindayim. Got yagmur pesimi birakmiyor. Ama yagmura karsi tabii ki bir cozumum var: Weissbier! Bu sefer Schöfferhofer. Buraya gelmeden önce birkac kitap aldim. Ama almadan once kitapcida uzun bir sure takildim; cocuk kitaplarina baktim, inceledim: 0-3, 3-6... ab 10 Jahren. Cok guzeller, zaten olmalilar da. Kendime de bir Kinderkalender 2011 aldim.

Bielefeld hala esrarini koruyor benim icin, 'Mus' gibi. Ama Emrah'a goreyse 'Bolu'. Bolu'nun kucuklugu yaninda (Ah, Dilan Pub!) Mus'un uzakligi (entelligin luzumu yok, Mus uzak, hayatimda olmadi bu zamana dek) daha cazip geliyor. Ama zaten 'mus' gibi oldugu icin Mus, kendisine direkt bir mitfahrgelegenheit bulmaya nail olamadim. Bundan oturu yarin sabah Hannover'a gidiyorum, sanirim ondan sonrasi trenle ya da Emrah timsahi ayarlayabilirse arabayla ya da ben ayarlayabilirsem mitfahrgelegenheit ile (sabah, Berlin'den yola cikacak olan bir tayfaya e-mail gonderdim; belki beni Hannover'dan alip Bielefeld'e goturebilirler).

0 Comments:

Post a Comment

<< Home